22 Haziran 2009 Pazartesi

Labirent


Pan'ınki de labirent mi? Ya da The Shining'deki ? Bu acayip Reignac-sur-Indre Labirenti Touraine'de, Fransa'da. 1996'dan beri 85000 kişi girip çıkışı bulmaya çalışmış. Bucketlist'e bunu da yazmak gerek.

21 Haziran 2009 Pazar

Yine Bukowski


ve sonunda büyük barmen
olanca beyazlığı ile eğilip
yeterince içtin, der,
tam da keyif almaya başladığında...

Taktsang Goemba

Budistler için çok kutsal sayılan bu ''Kaplan Yuvası'', Bhutan'da tam 3000 metre yüksekliğe 1692'de inşa edilmiş. 1998'de yanmış ve restore edilmek durumunda kalmış. Artık turistlere de kapanan tapınakta sadece budistler meditasyon yapıyor. Gerçi kaç turist çıkmıştır buraya o da ayrı konu tabi.

20 Haziran 2009 Cumartesi

Reklam


Reklamın da bu kadarı. LV biraz abartmış. Gulliver'in bavulu olsa herhalde böyle birşey olurdu.

Hong Kong


Hong Kong'da 1998 yılından önce böyleymiş manzara. Sonrasında dünyanın en iyi havaalanını yaptılar suyun üzerine. Pisti göremediğiniz, çakılıyoruz galiba dediğiniz andan sonra tekerlek nereye indi ki diye boş boş bakındığınız bir pisti var hatta. Sosyalist babanın kapitalist oğlunda eskiden baya gürültülü günler geçiyormuş anlaşılan.

16 Haziran 2009 Salı

Nietzsche Ağladığında


Ayıptı zaten hala okumamış olmam, ama zaman zaman beni fazladan sarssa da, hafif depresif düşüncelere sevk etse de sonunda bitirebildim kitabı. Ve tek kelimeyle muhteşem diyebilirim. Son zamanlarda Albert Camus bile dahil ne okuduysam beğenmeyen bir haldeyken, Irvin Yalom'un kitabını bu kadar beğeneceğimi tahmin etmemiştim.

Nietsche'nin sorgulamalarını kendi kendime de yaptığım çok anlar oldu, çoğu fikire katılmasam da zaman zaman yine de soruların ve sorgulamaların zekasına saygı duydum. Sanki gerçekten Nietzsche konuşuyor gibiydi, hayran bırakacak bir canlandırmaydı. Sonunda ne olacak diye çok merak ettim hep. O konuda da beklentimi boşa çıkarmadı. Kitapta çok fazla sevdiğim sözü vardı Nietsche'nin, mesela '' cilttir damarları vücudu örten, ama ruhu örtense kibirdir'' ya da '' zaman sonsuza dek doymayacak kadar açgözlüdür'' gibi onlarca güzel söz. Konusu ümitsizlik olsa da bu harika romanın, Nietzsche Tanrı'yı sıfırlamak için kafasında insanı Tanrılaştırsa da, herşey bittiğinde bana umut verdi. Hatta bir erkek için hayat dersi bile veriyor diyebilirim.

''Sen hiç bir çocuğun tedavi olmak istediğini gördün mü?''

13 Haziran 2009 Cumartesi

The Last Shadow Puppets

Eski model takılıyorlar, daha çok 60lardan kalma gibiler. Vokalin sesi de aynı Artic Monkeys'den Alex Turner diyordum ki meğersem zaten oymuş. Gayet eğlenceli ve kaliteliler. Standing next to me, My Mistakes Were Made For You ve Meeting Place en başarılı bulduğum parçalar oldu. Temiz bir brit rock albümü işte. Yolda filan da çok iyi gider, tuttum.


Spoilt

Muhteşem bir afiş yapmışlar. Tshirt versiyonları da poster versiyonları da var. Ben bunu salona bile asarım, çok eğlenceli olmuş. Gerçi filmleri izlemememiş bir misafir gelirse tüm sinema zevki kaçar herhalde ömür boyu. En bayıldığımsa, ''His friends are all a part of his Beautiful Mind'' lafı.

Biraz da ben ekleyeyim listeye, Seven için ''Be careful with your wife Detective Mills'', The Prestige için ''Alfred and Fallon are twins'' ve The Number 23 için ''Walter wrote the book'' olabilir. Umarım izlemiştiniz, yoksa da affedin artık.

Pasta


Doğumgünüme daha aylar var, ama pastayı görünce bugünden kutlayasım geldi diyebilirim. Daha da muhteşemleri yapılabilir gerçi, ama o zaman da yemeğe kıyamaz insan. Artık çevremden yaratıcı pastalar bekliyorum doğumgünlerimde, yaşım hiç umrumda değil. V maskesi pasta olacak mesela, ya da Star Wars film afişi de olabilir, Phoenix Suns amblemli ya da. Çok eğlenceli bir liste çıkar buradan, bir o kadar da uzun tabi.

John Nash


Matematikle formüller girdiği günden beri anlaşamayan biri olmama rağmen bu kareyi görünce paylaşmak istedim. Çoğumuzun Beautiful Mind filmi sayesinde tanıdığı matematikçi John Nash, Dublin'de Trinity College'da ders verirken çekilen bir fotoğraf. Konu biraz kazık galiba...

Hvalfangst Monumentet


Norveç'te Sandefjord'da bulunan bu anıt balina avcılarını anlatıyor. Anlaşılan işleri gerçekten zormuş.

El Hazne

Dev kayalıkların arasında bu eşşiz yapı. Nebatiler tarafından dev bir kayanın oyulmasıyla yapılmış. Önce içerden yapılıp, dış perdesi en son kırılmış. Çok enteresan bir yapı. Konumu, inşaat şartları, zekaları ve azimleri gerçekten inanılmaz. El Hazne Ürdün'de.
Indiana Jones da girmişti buraya Last Crusade'in finalinde, izleyen hatırlayacaktır.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Bozuk Zemin


Gülümseten bir kare. İngilizler futbolun her konusunda aşırılar, bu sefer de yaratıcılıkta abartmışlar. Baksanıza kaleleri bile var. Arabayla geçerken görenler baya bir şoka giriyorlardır herhalde. Gerçekten güzel bir espri olmuş.

7 Haziran 2009 Pazar

Michael Caine

En sevdiğim aktörlerdendir Michael Caine. Get Carter, Italian Job ve Sleuth gibi filmleriyle fenomenliğe erişse de 2000'li yıllarda Oscar'a başrolüyle aday olduğu The Quiet American filmi hariç, daha çok Batman, The Prestige ve Children of Men filmlerinde gördüğümüz ikinci adam rolleriyle sinemanın saygı duyulan sevimli ağabeyine dönüştü. Daha önce Oscar'da sadece iki kez En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'nü almış olsa da, tüm zamanların en iyi yardımcı aktörü ödülü olsa hiç düşünmeden oyumu ona atardım.
Çizim de on numara bu arada.

4 Haziran 2009 Perşembe

Jorge Luis Borges'den


Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya
İkincisinde daha çok hata yapardım
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım
Temizlik sorun bile olmazdı asla
Daha çok riske girerdim
Seyahat ederdim daha fazla
Daha çok güneş doguşu izler
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim
Görmedigim bir çok yere giderdim
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye
Gerçek sorunlarım oludu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım
Yeniden başlayabilseydim eger, yalnız mutlu anlarım olurdu
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten ..

1 Haziran 2009 Pazartesi

Yann Tiersen

Filmini de çok güzeldi izleyenler hatırlar, ama soundtrack'i bambaşka birşey. Filmde dikkatten kaçan çok fazla güzel melodi varmış meğer. Daha önce de Amelie ile adını duyuran Yann Tiersen gördüğüm en iyi soundtrack albümünü yapmış diyebilirim. Gerçekten mükemmel.

Chuck


Post diziyle değil, müziği ile ilgili. Dizilerle aram pek iyi olmadığından Chuck'ı ancak iki haftada bir filan izleyebiliyorum zaten, ama fragmanını her gördüğümde ''bu şarkı da kimin acaba?'' deyip duruyordum. Neyse sonunda bulundu, Matthew Corbertt & Mike Wilkie'den Just Standing.

Just standing in the sun again
We ll seem so much better then
Now close your eyes and
you can be anywhere you want to be