9 Nisan 2009 Perşembe

En iyi Film Noir


Biraz geç olmasına rağmen çok severek keşfettiğim bir film türü oldu film noir.Bir film noir, yani karanlık film sayılması için bir filmin, karanlık bir atmosfer yaratma amaçlı makyaj ve aydınlatma tekniklerini es geçersek, siyah beyazı makbul, kötü kadın ve sayesinde zor durumda olan bir adam, mutlaka bir suç ve onu çözmek isteyen dedektif, ikilemler, depresiflik, alkolizm ve tabi ki heyecanla karışık gerilim olmalı, ama en önemlisi olmazsa olmazı bir tabanca tabi ki.Karakterler havalı laflarla, karanlık çekimlerle, hiç söndürmedikleri sigaralarıyla ve kara mizah esprileriyle karizma abidesine dönerler hep.En iyi örneklerinde The Third Man, M, Maltese Falcon ve Strangers on a Train'i sayabiliriz.Bu türün en balon filmiyse çok övülmesine rağmen diğer filmlerin yanında çok sönük ve yapay duran Charles Heston'ın bile kurtaramadığı Touch of Evil.Bana göre en iyisiyse 1944 yapımı olan efsanevi Double Indemnity.

Double Indemnity gördüğüm en zeki filmlerden biri.Müthiş bir zekanın ürünü olan şahane kurgulanmış senaryosu sayesinde hiçbir efekt olmadan insan nasıl heyecanlandırılır dersi veriyor adeta.Bir filmin ilk sahnesinde sonunun gösterilmesi akımın da önderlerinden biri film.Aşk ile başlayıp, suçla devam eden, ardından aşk ile bencillikler, masum olma çabası ve kendini kurturma gelgitleriyle, zeki komplolarla ve en ince detaya bile inilmesiyle ve kara mizah anlayışıyla şahane bir film çıkıyor ortaya.Öte yandan Fred MacMurray'in bu rölüyle Oscar'a aday gösterilmemiş olması da inanılır gibi değil.Zaten zamanının bu kadar ötesinde bir film olmasına rağmen yedi dalda aday gösterilip hiçbirini alamaması da Oscar'ın hiç ciddiye alınmaması gereken bir ödül olduğunun birçok kanıtından biri.

- Yes, I killed him. I killed him for money and a woman and I didn't get the money and I didn't get the woman. Pretty, isn't it?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder