24 Nisan 2009 Cuma

Waltz with Bashir 2 Persepolis 3


Evet karşılaşmanın sonucu bu. Animasyon pek sevmem aslında, özellikle de anti-gerçekçi japon animasyonlarını, ama Persepolis'i sevmemek elde olmadığından tutulmuştuk izlediğimizde. İran'daki olayları eleştirirken aslında doğunun yanı sıra batıya da çok büyük eleştiriler getirirken, gerçekçiliği sayesinde etkilemişti herkesi. Biz türklere çok da uzak olmayan bir konuydu hem.

Animasyona olan ön yargım kalksa da hala birçoğunu tereddütle izliyordum. Waltz with Bashir de Oscar'da En İyi Yabancı Dilde Film ödülüne aday olsa da tereddütle yaklaştığım bir animasyondu. Belki de biraz geç izlememin nedeni de buydu. Bashir, film olarak başlayıp, bir belgesele dönüyor aslında. İsrail'in 1982'de Lübnan olayında yaptıklarını inceliyor. Gayet dürüst bir dille hem de. Makro eleştiriler yaparken, bir bireyin geçmişiyle yüzleşme problemlerini ve bilinçaltının karmaşasını da gözümüze sokmadan anlatabiliyor. Yine de zaman zaman tempo düşüyor ve kalite vasata inebiliyor, nereye bağlayacak diye mızmızlanıyorsunuz. Ta ki o müthiş finali görene kadar. Göğsüme yumruk yemiş gibi oldum desem yeridir. Bu nasıl bir tokattır. İzleyen İsrailli acaba ne düşünmüştür, gerçekten çok merak ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder