29 Mayıs 2009 Cuma

Helsinki


Çok yakın bir arkadaşımın kuzeni gitmeden önce de sordu merak ettiği herşeyi. Ona anlatırken, hayatımdaki en güzel haftayı geçirdiğim yerleri hatırladım tekrardan. Bir de derler ki Helsinki en sıkıcı şehirlerden biridir. Resme bakın ve karar verin, şirin ve huzurlu değil mi? Tabi yıllarca yaşayınca ne olur bilemem, kara kış ve karanlık bir yerden sonra elbette sıkıcı gelebilir. İntihar oranlarının biraz yüksek olması da bu yüzden olsa gerek.

İşin aslı Helsinki asıl gece gezmeyi sevenler için ideal bir şehir. Özellikle Club Onella ve Lux (şimdi Tiger olmuş gerçi ismi), bugüne kadar gördüğüm en iyi yerlerdi. Hele Onella! Yarım saat dolaşmıştık içeride o şokla. Yedi ayrı müzik türü yedi ayrı pist. Aynı mekanda ve müzikler karışmıyor.

Finlilerse biraz tuhaf olmalarına rağmen sanıldığının aksine konuşkanlar ve cana yakınlar. Kültür mantarı her biri ve hepsi Türkiye'ye gelmiş enteresan bir şekilde. Her yerde çok sarhoş var ve çocuğundan dedesine kadar hepsi zurna genelde. Ayakta durabilen insan yok cuma geceleri. Yine de küçücük bir tartışma bile olmuyor. Yerinize oturmuş 150 kiloluk güreşçi gibi duran gothic bir adama ''kalkabilir misiniz?'' derseniz kalkıyor mesela özür dileyerek. Bir an tek başınıza bir kenarda dursanız, gelip tanımadığınız kızlar size ''tek başına durma gel bizimle dans et'' diyebiliyor. Mekanda dev gibi bir siyahi tanımadığı kızın beline sarılsa, sevgilisi gelince ''pardon bilmiyordum'' deyince bile kavga çıkmıyor. Daha rahat bir toplum hayal edemiyorum özetle. Tabi ki bunun asgari ücretin 1200 euro olmasıyla da alakası var. Kafaları rahat sonuçta. Sokakta haline üzeleceğiniz bir kişi bile görmüyorsunuz. Helsinki çok güzel olmasa da, bu rahatlık hoşunuza gidiyor. Hakkinen'in yorumu biraz abartı ama yine de güzel, '' Helsinki karlar altında dünyanın en güzel şehridir.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder